Gates of Olympus
Gates of Olympus … Ah be dostum, bu oyunu açınca sanki Olimpos Dağı’na çıkıyorsun. Şaka değil, görsel şölenin dibine vurulmuş. Zeus, koca koca çarpanları havada fırlatıyor; ben ekran başında dua moduna geçiyorum. Hani diyorum ki, “Ulan Zeus, elin değdiği zaman bi’ güzellik yap bari.”
Ama öyle her spin’de de çarpan mı gelir? Yok. İşte orada oyunun tılsımı devreye giriyor. Beklettikçe merak ettiriyor, merak ettikçe bağlıyor. Derken bir bakmışsın, ekran altınla dolmuş, mavi mor ışıklar uçuşuyor. İşte o an var ya, insan kendini tanrıların sofrasına çağrılmış gibi hissediyor.
Yok kardeşim, öyle bir hissiyat yaratıyor ki, elim ayağım titriyor bazen. Çünkü biliyorum, bir çarpanla her şey değişebilir. Gates of Olympus oynarken zaman duruyor sanki. Spin atarken içimden geçen cümleleri buraya yazsam sansür yerim. Ama tatlı tatlı, böyle hafif serzenişli, dostane yani.
Müzikleri desen efsane. O arkadaki tanrısal tınılar, sanki epik bir filmdeyim. Ekranın başında sanki başrol benim, Zeus yan rolde. Ama unutmamak gerek, başrolde olmak bazen de fena halde heyecan yapıyor. Hele ki çarpanları 250x’e çıkarınca, insan “şaka mı bu şimdi?” diye koltuğa gömülüyor.
Gates of Olympus, işin aslı, sadece bir slot oyunu değil. Evet para kazanma motivasyonu önemli ama bu oyunun olayı başka. Temasıyla, hissiyatıyla, verdiği heyecanla farklı bir noktada duruyor. İnsanı içine çekiyor, hem de öyle kolay kolay bırakmıyor.
Ben bu oyunu Slotter’da keşfettim. O platforma ne zaman girsem, yeni bi’ şey keşfediyorum ama Gates of Olympus başka. Bazen sadece fon müziğini dinlemek için bile açtığım oluyor, yalan yok. Slotter sağ olsun, doğru zamanda doğru oyunla tanıştırdı bizi.
Sonuç? Eğer hâlâ denemediysen, bir spin atmalısın. Çünkü belki de Zeus, tam o anda sana göz kırpacak. Ve belki, tüm hayat bir çarpan kadar yakındır.
Bak şimdi... Adı üstünde, "Fire Strike". Bu bir uyarı gibi görünse de aslında bir davet.…
"Ne Varsa Bu Slotta Var" Bazen öyle oyunlar olur ki... Açarsın, bakarsın, "eeh işte" dersin.…
"Meyve Yemem Ama Fruit Party Oynarım" Şimdi açık konuşalım. Marketten portakal al desen almam. Ama…
"Bu Tren Gidiyor, Bizi de Alıyor" Gold Train... ismini ilk duyduğumda dedim ki, bu işte…
Yılbaşı ağacı süslenmiş, dışarıda kar yağıyor. İçeride soba mis gibi yanıyor... ama sen, ekran başında…
Bir elinde yıldızlı değnek, öbür elinde kazanç listesi... Şaka şaka, ama tam öyle hissettiriyor Fortune…